Kitap Bosna'lı küçük bir kız çocuğunun yaşadıklarını kendi dilinden, siyaset, politika, tarih gözetmeden, savaşın acımasız yüzünü yalnızca duyguları ve hissettikleri ile anlatıyor. Küçük kız çocuğunun kitabın yazarı olması, gerçekten yaşanmış duygular ve olayların anlatması kitabı akıcı ve güzel kılıyor.
Balkan Yolcusu - Füruzan
90'lı yılların başında Bosna-Hersek, Makedonya, Arnavutluk, Yunanistan ve Bulgaristan gezilerinde bölgenin önemli isimleri ve halkı ile yapılan röportajları içeren bir gezi kitabı olarak çıkarılan Füruzan'ın Balkan Yolcusu kitabı Yugoslavya'nın neden dağıldığı, o bölgede yaşayan halkın düşünceleri, milliyetçilik akımının bölgeyi nasıl etkisi altına aldığı, Tito döneminin iyi ve kötü yönlerini, Bosna'daki Sırp-Hırvat-Boşnak Savaşı'nı anlamanız açısından önemli bir eser.
Drina Köprüsü - İvo Andriç
Nobel ödüllü yazar İvo Andriç'in Drina Köprüsü kitabı Bosna'nın 350 yıllık tarihine ışık tutmakla birlikte, yazarın Sırp olmasına rağmen objektifliğini koruması, bölgedeki Hristiyan ve Müslümanların bir arada oluşturdukları yaşam formunu, hem Müslüman hem de Hristiyan kültürünü detayları ile özetliyor. Osmanlının fethi ile başlayan, Sırp asıllı sadrazam Sokollu Mehmet Paşa'nın yaptırdığı bugün hala Bosna'nın Vişegrad kentinte bulunan Drina Köprüsü etrafında geçen kitap 1. Dünya Savaşı kadar olan 350 yıllık dönemin akıcı bir şekilde özetliyor.
Av Partisi - The Hunting Party - 2007
Richard Gere'nin savaş muhabiri rolünü canlandırdığı film, birleşmiş milletler güçlerinin Bosna'da bulunmasına ve kontrolü sağlamasına rağmen masum insanların katledilmesine sebep olan Sırp Komutan'ın bir türlü yakalanamamasını, Batı'nın söz konusu Müslümanlar olduğundaki tutumunun nasıl değiştiğini anlatıyor. Film suçlunun muhabirler tarafından yakalanması ile oluşan güzel bir son ile bitiyor.
Lepa Sela Lepa Gore - Pretty Village Pretty Flame - 1996
96 yapımı Sırp yönetmen Srdjan Dragojevic'in tarafından çekilen film birlikte yüzlerce yıl yaşam süren Müslüman-Hristiyan halkın Bosna Savaşı'nın başlangıcı ile nasıl birbirlerine yaptıklarından haberleri olmadan nasıl düşman olduklarını biri Müslüman diğeri Hristiyan 2 çocukluk arkadaşının gözünden anlatıyor. Filmin çekildiği yıl itibari ile savaşın sıcağı sıcağına anlatıldığı filmde gösterilen sahneler gerçekte yaşanılanlar ve yapılanlarla büyük oranda örtüşüyor.
Yukarıda yer alan kitaplar ve filmler Bosna'ya gitmeden hem merakımın artmasına, hem de gidince halk üzerinde, şehirler üzerinde zihnimde bir dünyanın canlanmasına sebep oldu. Yalnızca okuyarak ve izleyerek elde ettiğim bilgiler ve Alperen abinin WhatsApp grubumuzda paylaştığı tarihi dokümanlar ve çeşitli şehirlerden görsel ve videolarla ani karar vererek gideceğimiz Bosna hakkında 1 aylık süreçte yeterli veriyi topladığımızı düşünüyorum.
Ve Bosna
Atatürk Havalimanı'ndan yaklaşık 2 saatlik bir uçuşun ardından Saraybosna Havalimanı'na pilotumuzun da değerli katkıları ile çok sert bir iniş yaptık. Yağmurlu bir pazartesi akşamı ile indiğimiz, butik bir yapıda olan havalimanından kısa sürede pasaport kontrollerini yaptırıp, havalimanı içindeki araç kiralama noktalarına vardık. Alperen abinin dediği gibi işlerin burada geç yürüyeceği msjlarını bildiğimden sabırsızlık göstermeden bir bankta oturarak işlemlerin bitmesini beklemeye başladım. Fakat 1 saat geçmesine ve önümüzde kimse olmamasına rağmen işlemler bitmedi. Alperen abi ingilizce bişeyler anlatmaya çalışıyor, arka sıradaki Türkler kendi aralarında konuşuyor, bir saatin sonunda araç kiralamada yer alan kızın "Ben Türkçe biliyorum" demesi ise herkesi kahkahaya boğuyor. Sonunda aracımızı alıyoruz, fakat ne bir navigasyon cihazımız ne de internetini kullanabildiğimiz bir telefonumuz var (Cep telefonlarından birini yurtdışına açtırmamıza rağmen internet kullanamadık). Havalimanından kiraladığımız apartın bulunduğu yere nasıl gideceğimizi düşünürken aracı veren eleman yanımıza geldi ve bir sorun mu var diye sordu, meğer o da yağmur altında bizim çıkışımızı bekliyormuş. Havalimanından çıkmak zorunda kaldık, havanın yağmurlu olması, Alperen abinin araca alışamaması Gökhan aracı devralana kadar bizi baya zorladı. Gece navigasyonsuz, sora sora Saraybosna Başçarşıya 10 dk'lık yürüme mesafesinde olan Cekalusa caddesini ve kalacağımız evi yaklaşık 1 saatlik süreden sonra daireler çizerek ters yönlere girerek bulduk ve evimize yerleştik.
Bu girişle beraber aracımızla yaklaşık 1000 km mesafe kattettiğimiz 4 gece 3 gün kalığımız Bosna gezimiz hakkında sizleri çok sıkmadan kısaca izlenimlerimi anlatıp fotoğraflara geçeceğim;
- Bosna'da yaşayan halkı dışarıdan bakınca Müslüman-Hristiyan diye ayırmak oldukça zor. Özellikle Türkiye'den gelen turist sayısı dikkat çekici. Hemen her yerde bir Türk'e rastlamanız mümkün, yerel halktan insanların bir bölümü az da olsa Türkçe biliyor. Bu da hiç yabancılık çekmemenizi, derdinizi kolaylıkla anlatabilmenizi sağlıyor.
- Para birimi olarak Konvertible Mark kullanılıyor, fakat yanınızda Euro varsa da çoğu yer yardımcı oluyor ve paranızı değerinde çevirebiliyor. Biz para bozdurmak için daha güvenilir olması açısından genellikle bankaları kullandık. Yaptığımız alışverişlerde olsun, halkın genel tutumu olsun kesinlikle güven verici, kimse sizi kandırmaya çalışmıyor ve art niyetli değiller. Şehirler bu yönde size güven veriyor. Yolculuğumuz sırasında herhangi bir suça veya girişime şahit olmadık.
- Sokaklar ve yollar dar olmakla birlikte tertemiz. Eski bir yerleşim olması dolayısı ile Saraybosna'da Mostar'da çok sayıda çıkmaz sokak ve tek yönlü yollar mevcut. Tabelalara güvendiğinizde doğru yolu bulabiliyorsunuz. Şehirler arası yollar bakımlı, çukur, yama vs. çok az sayıda, fakat yolların darlığı ve dağlardan dolayı inanılmaz virajlı oluşu seyahat süresini uzatmakla birlikte, tırlar ve otobüsler için yolun dar olması tehlikelere sebep olmakta. Biz de gezi süresince 1 defa otobüsle çarpışma tehlikesi atlattık.
- Evler eski olmakla birlikte oldukça bakımlı, 2 yada 3 katlı insana ferahlık veren iyi hissettiren bir yapıda. Saraybosna'da Mostar'da çoğu evde savaş döneminde yer alan kurşun izleri halen durmakta. Mostar'da şehrin her yerinde, Sarajevo'da özellikle şehrin girişinde savaş dönemi binaları özellikle aynen bırakılmış durumda. Katliamların yapıldığı yerlerdeki yollarda kan lekelerini andıran kırmızı boyalar, kurşun isabet eden yerlerin farklı renklerde boyanması gibi faaliyetler yapılarak savaşın unutulmaması ve kötü yüzünün devamlı hatırlanması sağlanmış. Şehirde gezerken bir savaş iklimi ya da halkın birbirlerine nefretini hissetmiyorsunuz. Aksine bir huzur, sakinlik mevcut denilebilir. Hatta aklınıza şu geliyor bu insanlar nasıl böyle birbirlerini vurabilmiş, katledebilmişler.
- Bosna'da gezdiğimiz şehirlerde (Travnik, Jajce, Mostar, Sarajevo) ortaçağ döneminden kalma kale, köprü, sur, kule tipinde oldukça fazla taş yapılarak rastlamak mümkün, bunlar yalnızca Saraybosna'dakiler hariç oldukça bakımlı ve restore edilmiş bir halde bulunmakta. İçlerine girdiğinizde sanki çağın değiştiğini hissediyorsunuz.
- Tüm gezdiğimiz şehirler dağların arasında yer alan vadilere ve nehir kenarlarına kurulmuş. Nehirsiz, köprüsüz şehirleri yok gibi. Her yer yemyeşil, yolda bir şehirden diğerine giderken bile karpostallık manzaralar için kaç sefer durduğumuzu bilmiyorum. Yalnızca tarihi ile değil doğal manzaraları için bile gezilebilecek Jajce, Kravice Şelaleri, Vrelo Bosne Parkı, Jablanica Gölü gibi çok sayıda yere sahip bir ülke Bosna.
- Gezi sırasında birçok camiye girme fırsatımız oldu. Genel olarak Osmanlı erken dönem camilerinin özelliklerini taşıyan tek katlı, kısa ahşap minareli camileri daha çok gördük. Mostar'da yer alan camiler hariç diğerleri gayet bakımlı yada restorasyona çalışmalarına başlanılmış veya başlanılacak yapıdaydı. Yalnız şunu da söylemeden geçmek istemiyorum, camilerde gün içinde cemaat bulamıyorsunuz, çok az sayıda insan camilere gidiyor, bunları ise yabancı turistler oluşturuyor.
- Sınırlarımızın dışında ilk defa dinlediğim, Saraybosna'da okunan ezan sesi, İstanbul'da Sultanahmet'te, Fatih'te okunan ezanları defalarca dinlemiş biri olarak bir başka huzur, tat veriyor insana.
- İlk günün sabahı Boşnak böreği yemeye gittiğimizde söylediğimiz çayın yemeğimiz bittikten sonra gelmesi ise insanların aceleyi pek sevmediklerinin en güzel örneği oldu, biraz da biz hızlı yedik galiba. Kaldığımız gün boyunca şunu yedik şöyle güzeldi diyebileceğim bir yemek olmadı açıkçası, kuzu çevirme, cevabi gibi yemekler çokta lezzetli değildi. Yedikleriniz midenize dokunmuyor, hafif ve kullanılan yağlar iyi kalitede.
-Genel olarak şehirlerde su içebileceğiniz çeşmelere rastlamanız mümkün, biz evde musluk suyunu da içmeyi denedik, kokusuz ve tadı da gayet güzeldi.
- Şehirlerde yemek fiyatları, içecek fiyatları beklediğimizden yüksekti, yalnız çikolata, et ürünleri ülkemize kıyasla oldukça ucuz denilebilir.
***OAZA marka maden suyunu içince ülkemizdeki maden sularının aslında maden suyu olmadığını çok iyi anlayacaksınız. Bunu denemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
- Gezdiğimiz yerlerden elde ettiğimiz diğer bir izlenim ise halkın genel olarak geçimini yurtdışından gelen turistler ve tarım ile sağladığı oldu. Üretim tesisleri ise genel olarak tarım ürünleri ile ilgili olarak yer almakta.
- Saray, Beko, Ziraat Bankası gibi ülkemize ait kurum ve kuruluşları ve bunlara ait ürünleri görmemiz ise bizi ayrıca gururlandırdı ve ülkemiz adına bazı şeyleri başarmak için halen geç olmadığı izlenimini uyandırdı.
-Uzun süren araç yolculuklarımız sırasında Radio-F. (Tam Açılımını Hala Bilmiyoruz :D) ve Radio Sarajevo en fazla dinlediğimiz radyo kanalları oldu. Az reklam, az konuşma, popüler , nostaljik yabancı şarkılarla (özellikle jazz parçaları) saatlerce kanal değiştirmeden dinleyebildik.
-Evde yalnızca akşamları izleyebildiğimiz tv'de ise Her akşam Türk dizilerine denk gelmemiz mümkündü. Gerçi bu dizilerin sanatsal değerleri ve bizi nasıl anlattığı tartışılır ama yine de hoşumuza gitti.
- Bosna içerisinde yapmış olduğumuz araba ile yolculuğumuzda bize o kadar sabrettiler ki yalnızca 2 defa korna çaldılar. 1.90'lık ağır sigara kokan ve alkollü bir Sırp amcanın arabamıza binip bize yol tarifi sırasında Gökhan'ın çeşitli darbelere ve anlamadığımız emir verici tonda sözlere maruz kalması sonucu araba ile kaldırıma çıkmasını ise ucuz atlattık. Trafikte, ters yöne girdik, otobanda geri geri gelip tabelaya baktık, kaldırıma çıktık, 100'lük hız sınırı olan yerde 60'la, 60'lık hız sınırı olan yerde 100 ile gittik. 3 günde Bosna'da 1 yılda yapılacak toplam kural ihlallerini yaptık ve sanırım Tanrı Türk'ü korudu :)
- Kravice Şelalelerine girişte Türkiye'den geldiğimizi söyleyince No Fenerbahçe, BEŞİKTAŞ tepkisi ile karşı karşıya kalan Alperen abiye buradan selamlar.
*** Son olarak Gökhan'ın yapmış olduğu şehir çevirilerine göz atacağız:
Sarajevo: Seronji, Sarayova,
Mostar: Mossoro
Kraviçe: Kraliçe
Cekalusa: Celuska (Alperen abiye ait)
VE sanırım artık gezimiz süresince çektiğimiz fotoğraflara geçebilirim;
|
Kaldığımız Evin Bahçesi - Cekalusa Caddesi- Saraybosna
|
|
Kaldığımız Ev Yakınlarından Saraybosna |
|
Konyiç - Genel Görünüm |
|
Konyiç - Mostar Yolu Üzerinden Bir Manzara |
|
Konyiç - Mostar Yolu Üzerinden Bir Manzara |
|
Konyiç - Mostar Yolu Üzerinden Bir Manzara |
|
Saraybosna |
|
Saraybosna |
|
Saraybosna - Bosna Savaşı Sırasında gelmek isteyen Papa 2. John Paul Heykeli |
|
Kilise İçi |
|
Saraybosna'da sıradan bir gün (Arkadaki amcalara dikkat!) |
|
Saraybosna-Mostar Yolu Üzerinde Kuzu Çevirme Yediğimiz Restoran |
|
Restorandan Genel Görünüm |
|
Veee Kuzuların Sessizliği |
|
Balagay Tekkesi Genel Görünüm - Buna Nehri |
|
Balagay Tekkesi - Mostar/Neretva Bölgesi |
|
Balagay Tekkesi - Ağaç Oyma İşçiliği |
|
Balay Tekkesi / Alperenler Tekkesi |
|
Balagay Tekkesi |
|
Balagay Tekkesi |
|
Mostar Giriş |
|
Mostar Giriş |
|
Mostar |
|
Mostar Akşam |
|
Mostar |
|
Mostar |
|
Mostar |
|
Mostar - Üniversite |
|
Kraviçe Şelaleleri |
|
Kraviçe Şelaleleri |
|
Kraviçe Şelaleleri |
|
Kraviçe Şelaleleri |
|
Kraviçe Şelaleleri |
|
Konyiç Jajce Arası - Yoldan Geçerken |
|
Jajce Kale Girişi |
|
Jajce Kalesi |
|
Jajce Kalesi |
|
Jajce Kalesi |
|
Jajce Kalesi |
|
Jajce Kalesi |
|
Jajce Kilise Kalıntısı |
|
Jajce |
|
Jajce |
|
Jajce Köprüsü |
|
Jajce Şelalesi |
|
Jajce Şelalesi |
|
Jajce Şelalesi |
|
Günboyu halimizden bir kare :D |
|
Travnik |
|
Travnik |
|
Travnik |
|
Travnik |
|
Travnik |
|
Travnik |
|
Travnik |
|
Travnik |
|
Travnik |
|
Travnik Kalesi |
|
Travnik Kalesi |
|
Travnik |
|
Travnik Kalesi |
|
Travnik Kalesi Genel (Yıkılan Caminin Yalnızca Minaresi Kalmış) |
|
Travnik Kalesi |
|
Travnik Kalesi |
|
Saraybosna'nın Simgesi Sebil |
|
Saraybosna - Gazi Hüsrev Cami |
|
Saraybosna - Gazi Hüsrev Cami |
|
Saraybosna - Gazi Hüsrev Cami İçerisi |
|
Saraybosna - Gazi Hüsrev Cami |
|
Saraybosna - Gazi Hüsrev Bedesteni |
|
Saraybosna - Taşhan Kalıntıları (Gazi Hüsrev Bedesteni Yanı) |
|
Saraybosna Şehrinin bir diğer simgesi - Kütüphane |
|
İç Savaş Sırasında Kütüphane Sırplar Tarafından Yakılmış |
|
Yenilenen Kütüphane binası içinden bir görünüm |
|
Saraybosna - Osmanlı Dönemi Cami |
|
Sarajevo Futbol Takımı- Forma Sponsoru Turkish Airlines |
|
Saraybosna - Şehitler Anısına Sönmeyen Ateş |
|
Saraybosna Başçarşı Tramway Yolundan Genel Görünüm |
|
Saraybosna Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Franz Ferdinand'ın Bir Sırp Tarafından Öldürüldüğü Köprü |
|
Saraybosna |
|
Saraybosna Şehitlik Yakınlarındaki Ahşap Bir Camiden Genel Görünüm |
|
Saraybosna - Aliya İzzet Begoviç'in Mezarının Bulunduğu Şehitlik |
|
Saraybosna Burç - Alperen abiye adanmıştır :D |
|
Saraybosna Burç |
|
Saraybosna Burç |
|
Saraybosna Burçlarından Genel Şehir Manzarası |
|
Saraybosna - Heryerde Şehitler için anıtlar bulunmakta |
|
Aliya'nın Mezarı |
|
Aliya'nın Mezarı |
|
Müslümanların yardım almak ve hayatlarını kurtarmak için kazdığı İgman Dağları'na giden 'Hayat Tüneli' |
Saraybosna'da İlginç Ramazan Uyarıları
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Vrelo Bosne Parkı - Sarajevo |
|
Son Olarak Kaldığımız Evin Dış Görünüşü - Cekalusa Caddesi No:32 / Saraybosna |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder