25 Mayıs 2014 Pazar

Rutherfurd'un Hikayeleri ile "Londra"

Gezmiş olduğum mekanlar dolayısı ile birbirinin aynı mekanlar olsalar da kitapçılara uğramadan edemem. Tarihi romanlara olan tutkum nedeni ile yine raflar arasında dolaşırken bir kitapçıda Londra kitabına rastladım, şöyle bir elime, aldım tarttım, bir kilodan fazla, tam 1084 sayfası ve soluk renkli kitap kapağı ile(kapak konusuna ayrıca değinmek istiyorum gelecek yazılarımda) ilk aşamada hoşuma gitse de "acaba okuyabilir miyim?" sorusu kafamda belirdi. Kapakta yer alan Edward Rutherfurd isimli yazarı da hiç tanımıyordum doğrusu.Gelecek zamanlarda da her uğradığımda kitabı aradım, aynı şeyleri tekrar yaşadım, içini karıştırdım, kokladım, ön sözünü okudum.İşten güçten bunaldığım birazda kendimi dinlemek istediğim bir zamanda kitabı edindim. Kitabı 3 haftadan kısa bir zamanda bitirmemde de sağ diz ön çapraz bağımın kopup evde devamlı yatar pozisyonda olmamın da baya büyük bir etkisi oldu. Tüm bunlar bir yana işin magazin boyutunu bırakıp kitaptan bahsetmeye başlayalım;

Kitap sizi İngiltere, Londra'nın Roma dönemi ve Son Dönem olmak üzere toplam 3 adet harita ile karşılamaktadır. Romanda çok fazla yer ismi geçmesi dolayısı ile bu haritaları kullanarak Londra'yı tanımak adına da yol kat etmiş olacaksınız. Ayrıca çok fazla baş vurmasam da kitapta adı geçen karakterlerin yer aldığı bir soy ağacıda mevcut. 
Thames Nehri

Yazar kitabın çok uzun olacağını da dikkate alarak kitabı 22 bölümde ele almış(22.Bölüm Teşekkür). Tabi ki bunu birbirinden bağımsız 20 adet hikaye ile sağlamış. Kitabın ilk bölümlerinde  soy ağacı ile birlikte  oluşturulan karakterler zamanın  ayrı dilimlerinde dedeler,oğullar,torunlar (Ducket,Silversleeves,Bull,Barnikel aileleri gibi) olarak birbirini takip eden silsile halinde gelmekle beraber sizde de bir merak duygusu oluşturuyor. Aynı zamanda da kitaptan kopsanız bile, yeni bölümlerin çok fazla kendinden önceki ve sonraki bölümlerle de ilgisi olmadığından dolayı kolaylıkla geri dönüş sağlayabiliyorsunuz. Kitabın yazarı ve çevirenini de dikkate alırsak basit, sade ve akıcı sayılabilecek bir üslubu var. 

Globe Tiyatrosu
Yapmış olduğumuz şekilsel incelemelerden sonra birazda kitap ne anlatıyor, ilgimizi neler çekti, bu gibi şeylerden bahsedelim. Başlangıç olarak yazar İngiltere topraklarının topografik özelliklerinin nasıl meydana geldiğini, kıtaların konumunu, bir zamanlar İngiltere'nin sular altında olduğunu kısa bir şekilde anlatarak başlamış ve bilinen,ulaşılabilen tarih itibari ile M.Ö.53 senesinden, Roma'nın en güçlü devirlerini yaşadığı Sezar dönemini anlatarak devam etmiş. Thames nehrine ayrı bir yer açarak Londra içindeki kültürel ve sosyal gelişimi çok iyi bir şekilde ele almış, zaten sizinde konu başlıklarından anlayacağınız üzere (St. Paul Kilisesi, Hampton Sarayı, Globe Tiyatrosu,Londra Köprüsü) Londra'da yapılan mimari  eserleri de irdeleyerek okurda bu eserlere dair merak uyandırıyor. Nitekim ben de meraktan bu anlatılan eserleri kitabı okurken internetten arattırıp, görsellerini incelemek zorunda kaldım. 

St.Paul Kilisesi

Londra Köprüsü
Kitap da yer alan karakterlerin dönemin yöneticileri ile hep bir yakınlığı mevcut, bununla birlikte dönem kralları ve yönetim şekilleri ile alakalı bilgiyi sizlere sunarak okura daha detaylı bilgi verilmesi hedeflenmiş. Aslan Yürekli Richard, Kanlı Marry, Elizabeth, Victoria benim ilgimi çeken kral ve kraliçelerden. Ayrıca bir çok romana konu olan Tudor'slardan da bahsedilmiş. En beğeni ile okuduğum bölümü  Shakespeare'in de irdelendiği Globe Tiyatrosu oldu. Tiyatronun kurulması, Kral ve muhafazakar diye tabir ettiğimiz kesim tarafından tiyatronun yasaklanması kurgusu çok güzel olan bir hikaye ile(belki de gerçekle demeliydim) anlatılmış.Roman Hitlerin hava saldırısı ve 1997 yılına ait Thames nehri ve dönem İngiltere'sindeki kazıları anlatan kısa bir bölüm ile sona eriyor. 

Hampton Sarayı
Kitabı okurken Londra'daki halkın sosyal ve kültürel değerler yönündeki gelişim, bize ülkemizle kıyası zorunlu kılıyor. Halkı ve işçi sınıfının nelere maruz kaldığı, istediği hakları elde etmek için ne gibi çabalar sarfettiği, dini manada protestan-katolik ve diğer dinlere mensup insanların dönem dönem siyasi konjonktüre göre nasıl toplumdan soyutlandığı, sufrajetler denilen seçme haklarını kazanmak için baş kaldıran kadınların nasıl dışlandığı ve bu yaşananlardan sonra VAZGEÇMEYEN,UNUTMAYAN insanların istediklerini nasıl elde ettiğini görünce insan derin bir nefes alıp iç geçiriyor doğrusu. Bence tüm bunlar arasında en önemlisi de refah olarak dönem dönem iyi veya kötü olmalarına rağmen ,yönetimsel alanda topraklarını her daim kademe kademe ileriye taşımaları oldu.


Son olarak şunları ekleyebilirim, kitap İngiltere tarihi hakkında tam olmasa da(ki bunu zaten 1000 sayfaya sığdırmak mümkün değil) kafanızda kaba taslak bir şekil oluşmasını sağlıyor. Aynı zamanda anlatılan dönemlerin ve olayların çok iyi seçilmesi sebebiyle sosyal yaşamın nasıl geliştiğine dair, nasıl edinildiğine dair size ciddi bilgiler sunuyor. Tarihe meraklı insanların zevkle, sıkılmadan okuyacağı bu kitabı hazırlayan Edward Rutherfurd'da teşekkür eder,herkese huzurlu okumalar dilerim,

Saygılarımla.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder