17 Ağustos 2013 Cumartesi

Açıla Açıla İlerleyen Bir Fermuar- 1999 Kocaeli TÜRKİYE

"Şiddetli bir deprem bilinen en köklü zihinsel çağrışımları bir anda yok eder ; kaya gibi bir sağlamlığın simgesi yeryüzü, su üzerindeki bir kabuk gibi kayar ayaklarımızın altından; bir saniyelik bir zaman, zihinde saatler süren derin düşünmenin üretemeyeceği, güçlü bir güvensizlik duygusu yaratmıştır." (Charles Darwin 20 Şubat 1835 Şili-Concepcion Depremi)


Tarihin 17 Ağustos'u göstermesi nedeniyle bizde modaya uyup konu ile ilgili bir yazı kaleme almak istedik. "Açıla Açıla İlerleyen Bir Fermuar- 1999 Kocaeli TÜRKİYE" konu ile ilgili başlığımızı deprem konusunda dünya çapında çok değerli çalışmaları olan Prof. Dr. Burce Bolt'un Depremler adlı kitabından esinlenerek koyduk.

Ülkemizde bizim yaşlarımızda ve üzerinde olanların yaşadıkları en büyük iki deprem 17 Ağustos 1999 İzmit, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi'dir. Bir açıdan bu depremler, depremin gerçekleştiği yerin nüfus yoğunluğu sebebi ve ülkenin gözbebeği olan İstanbul'a yakın olması ve yaşanan can kaybı sebebiyle  günümüz Türkiye'sinin depremle yeniden tanışması sayılabilirdi. Depremin yaşandığı dönem süresinde ülkemizin içerisinde bulunduğu kaos ortamı nedeniyle can kayıpları bile çeşitli yayınlarda farklı farklı verilmiştir.Kurumlar arası koordinasyonsuzluk, daha önce böyle büyük bir depremin yaşanmamış olması ,herhangi bir acil durum , afet yönetim planının olmaması, bölgedeki turist sayısı bilgi kirliliğinin yaşanmasında etkili olmuştur. (İzmit Depremi 18.373 ölü ve 48.901 yaralı -Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu Temmuz 2010) (Düzce Depremi- 845 ölü ve 4.948 yaralı)



"Kimileri yerkürenin öfkeden kıvrandığını söylüyor" Shakespeare,Macbeth,11,3, . Yaşadığımız depremin ve dünyada yaşanan büyük depremlerin büyüklüğünün daha iyi idrak edebilmemiz açısından fotoğraflarla durumu anlatmaya çalıştık.





Resimde görünen sistem Bruce Bolt tarafından depremin etkileri göz önünde bulundurularak raylı hareketli bir sitem olarak max 6.6m yatay1.6 metre düşey yerdeğiştirme yapacak şekilde tasarlanmıştır.
2002'de yaşanan depremde TransAlaska boru hattı max. 6  metre yer değiştirme yaparak depremi hasarsız atlatmıştır.



                               1999 Kocaeli depreminde kullanılamaz hale gelen demiryolu hattı.




Resimde görünen balık (Namazu) saygı duyduğumuz Japon kültüründen. Japonlar bu balık aşırı debelenince  deprem olduğunu düşünmektedirler. Bu nedenle Büyük Edo (Tokyo) Depreminde japonlar bu balığı öldürüp satmışlardır.




20 saniye süren 7,3 JMA büyüklüğünde 1995 Kobe Depreminde Hansin ayaklı otoyolunun çöken bölümü. Bu deprem Japonyada 6500 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu ve Japon ekonomisine 10 trilyon Yen=200 milyar Amerikan Doları na mal oldu.




Depremle alakalı görmeye alıştığımız klasik fotoğraf yine Japonya'dan. 16 Haziran 1964 Niigata depreminde meydana gelen kumlu toprağın sıvılaşması sonucu binaların "tilting" dediğimiz dönmesi ile birlikte devrilmesi.





1964 Alaska'da Government Hill deprem bölgesinde harap olmuş modern okul binası. Bina sarsıntıya dayanabilmiş fakat tam fay hattı üzerinde bulunması ve fayın yırtılması sonucu toprağın yükselmesi ile bina büyük zarar görmüş kullanılamaz hale gelmiştir. (Ayrıca resim Bruce Bolt'un Depremler kitabının kapak fotoğrafıdır.)






1999 Kocaeli depreminde oluşan 4 m'lik dalgalar değirmenderede kıyıdaki apartmanların 2. katlarına kadar ulaşmış, kıyıdaki bazı bölgelerin çökerek sular altında kalmasına sebep olmuştur. Karamürselin bazı kesimleri uzun bir süre sel altında kalmıştır.
                Ayrıca bu olay İzmit Körfezinde yer alan TSK Deniz üssüne büyük zararlar vermiştir.




                Resim 1999 Kocaeli depremi sonucunda Bolu Viyadüklerinde oluşan hasarı göstermekte.



 İnternet ortamında konu ile alakalı olabildiğince çok fotoğraf ve detay bulmak mümkün.Bu fotoğraflara bakıp hayretler içinde kalmak bir yana asıl önemli olan noktayı kaçırmamak gerekiyor. Aradan 14 yıl geçmesine rağmen deprem ile alakalı yapılan çalışmalar yeterli mi? Gerekli denetim mekanizması oluşturulabildi mi? Acil Durum Afet yönetim planları hazırlanabildi mi? Bu soruları kendimize yetkililere sormak gayet önemli aslına bakarsak. Ama bence önemli olan daha başka bir nokta var. İnsan kendi çıkarlarını koruma adına etik, ahlaki davranış dairesinden çıkıyorsa, ne kadar kural koyarsak, ne kadar kapsamlı detaylı yasa, yönetmelik çıkarırsak çıkaralım bir adım ileri gidemeyiz. İnsanımız önce kendini değiştirmeli, bilim, teknoloji, para, düzen derken ahlaki değerleri arka plana atmaktan vazgeçmelidir. Bunu gerçekleştirdiğimizde hedeflediğimiz noktalara ulaşmamız zor olmayacaktır.

Saygılarımla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder