31 Temmuz 2013 Çarşamba

GDO'dan Gelen ???

Son zamanlarda gündemi epey meşgul eden GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) 'lu gıdalar hakkında bir yazı oluşturmak istedim. Bu konuda epey spekülasyon mevcut. Bilgilendirme adına bir kıyaslama yapmanın iyi olabileceğini düşünüyorum. Kimi uzmanlara göre GDO çok gerekli ve verimli bir yöntem iken, kimilerine göre ise yapılmaması gereken, insan sağlığına zararı olan, hatta daha derinlere inecek olursak da dini kesime göre de Allah'ın yarattığı varlıkla oynamanın caiz olmayacağı idi. Genel bir araştırma yapıp konuyu çeşitli yönlerden ele almaya çalıştım.


İyi yönünden başlayalım;

-Bu yöntemle elde edilen bitkiler, ilaçlara yada zararlılara karşı daha dirençli oluyor.Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltıyor.Günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılıyor. 




-Genlere müdahale ederek bitkilerin lezzet ,besleyicilik yada dayanıklılık gibi özellikleri geliştirilebiliyor ve aynı zaman da istenmeyen durum ve olaylara daha kolay müdahale edilebiliyor.Genetiği değiştirilmiş organizmaların özellikle aşı ve ilaç yapımında kullanılması önem kazanıyor.Dünyamızın geleceği için son derece önem taşıyabilecek bir çalışma olan susuzluğa dayanıklı bitki geliştirme çalışmaları ise halen devam ediyor.


-Ayrıca genetik müdahale ile daha bol ürün elde edilmesi de teorik olarak mümkün.Bu özelliklerinden dolayı,GDO'yu savunanlar, bunun dünyada artan gıda ihtiyacının karşılanması konusunda cevap olabileceğini savunuyor.
(http://www.bioglobal.com.tr/tr.i203.gdo-nedir- )



Kötü Yönlerinden devam edelim;

Konu ile alakalı Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı'nın görüşlerinden faydalandım. İnsana sağlığına zararları sorulduğunda:

"Örneğin bağışıklık sistemini çökertiyor, alerjik reaksiyonlara neden oluyor, toksik etki yapıyor, doğum anomalilerinin, kısırlığın ve kanser gibi hastalıkların ortaya çıkmasına ortam hazırlıyor. Yakın dönemlerde yapılan bu çalışmada, yeni doğan bebeklerin göbek bağı hücrelerinde ot öldürücü olarak kullanılan bir ilacın kalıntısının saptandığını biliyor musunuz?

Bunların dışında antibiyotiklere dayanıklı genlerin kullanılması, antibiyotik dayanıklılığının insan ve hayvan yapısındaki bakterilere yatay olarak geçmesine neden oluyor, buda sağlık açısından önemli tehlikeler yaratıyor.


-GDO’lu bitkilerde, aktarılan genler nedeniyle bitkilerin özgün yapısında bulunan kimi kalite öğelerinde azalmalar olduğu da kanıtlanmış durumdadır. Örneğin, kalp hastalıklarına ve kansere karşı önemli bir koruyucu madde olan bitkisel östrogen bileşiklerinde azalmalar olduğu bilinmektedir.

-GDO’lu tarım, çevre sağlığına büyük zararlar veriyor GDO’lu bitkilerin kalıntılarındaki toksit maddeler suya ve toprağa geçiyor. Antibiyotiklerle bulaştırılmış tohumların ekilmesiyle toprağa önemli miktarlarda antibiyotik kalıntısının da toprağa geçmesi söz konusu olmaktadır.

Öte yandan GDO’lu tohumlar, faunada (hayvansal ortam) yararlı akraba türlerin yok olmasına ve yeni zararlı türlerin oluşmasına da ortam yaratmaktadır. Örneğin GDO’lu mısırdaki BT genlerinin, sadece koçan kurtlarına etkili olduğunun belirtilmesine karşın, kral kelebekleri ve hanım böceklerini de öldürdüğü gözlemlenmektedir. Bu durumdan anılan böceklerle beslenen arı ve kuşların da zarar gördüğü saptanmıştır.
(http://www.egedesonsoz.com/yazar/GDO-lu-urunlerin-insan-ve-cevre-sagligina-etkileri-nedir/6298)

Dini boyutuna gelirsek;

Bu konuda ne yazık ki pek fazla bir bilgiye ulaşabilmek mümkün değil. İslam dünyasındaki birinin ak dediği konuya diğerlerinin kara demesi, bu konuda eğitim görmüş, toplumun büyük kesiminin saygı duyduğu alimlerin olmaması gibi nedenlerle yakın bir zamanda da uzlaşı beklemiyorum. Yinede bu konu hakkında Kuranı kerime dayanarak bir açıklama yapılırsa :
Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. (Nisa Suresi, 119)

Yukarıdaki ayette "kesmek, koparmak" anlamına gelen "betteke" fiilinden türemiş "yubettikunne" ifadesi geçmektedir. Ayette geçen "yugayyirunne" ifadesi ise "başkalaştırmak, değiştirmek, bir şeyi ilk şeklinden bozup değiştirmek" anlamlarına gelen "gayyere" fiilinden türemiştir. Her iki fiilin sonunda, pekiştirme yapan "nun" harfi yer almaktadır; böylece ayette geçen fillere kesinlik anlamı katılmıştır. Nisa Suresi'nin 119. ayetindeki bu ifadeler düşünüldüğünde, bir yönden canlıların kopyalanması ya da klonlanması, genetiğinin değiştirilesi olarak bilinen bilimsel çalışmalara işaret ediliyor olabilir.
(http://www.kuranmucizeleri.com/bilimsel_mucizeler_97.html)


Sonuç-Yorum
Ülkemizde GDO'lu üretime izin verilmemektedir. Dışarıdan ise yalnızca mısır,soya,pamuk ve kanola ürünlerinin alımına izin verilmektedir. Burada asıl kritik nokta şudur ki, dışardan gelen ürünler ne derece denetlenmektedir? Bu ürünlerin denetimi yurt dışından giren çıkan silahlar, uyuşturucu maddeler gibi ( ki olmaması için bir neden yok) mi olacaktır?. Bu konudaki bilgi kirliliğinin bir an önce önlenmesi, GDO lu gıdaların zararına dair bilimsel çalışmalar varken GDO lu gıdaları savunanların, savunmalarını ciddi bilimsel çalışmalara dayandırması gerekmektedir. Bu kadar şüphe altında yurt dışından ülkemize ithal edilen ürünlerden de insanlar GDO nasıl olsa vardır düşüncesiyle uzak durmakta ve bu durum ithalat yapan firmalara büyük zarar vermektedir.Ayrıca Taraf gazetesinde Mehmet BARANSU'nun http://www.taraf.com.tr/haber/uc-bakan-teknik-takibe-takildi.htm haberi bu konuda endişelerimizin ciddi boyutlarda olması ile beraber, ülkemizde insan sağlığı ile ne kadar kolay oynanabileceğinin açık bir göstergesidir.



Saygılarımla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder