11 Kasım 2015 Çarşamba

Abant-Arda Kalan



Askerliğin vermiş olduğu agresif ruh halimi ortadan kaldırmak adına, askerde de beni yalnız bırakmayan değerli iş arkadaşım Mehmet abimle beraber Abant'da kamp yapmaya karar verdik. (Bu arada herkesin yapmış olduğu "Bu soğukta ne işiniz var, sıcak sıcak evde yatın,uyuyun, hoplayın, zıplayın." eleştirilerine her zaman ki gibi maruz kaldık.) 

Gidecektik gitmesine de yine ne gibi maceralar yaşayabileceğimizi düşünmeden de edemiyorduk( bkz: Yedigöller-Arda Kalan:) ) Nitekim hazırlıklarımızı tamamlayıp saat 11:00'da yolculuğumuza başladık. Benzin konusunda yaşadığımız sıkıntıyı tekrar yaşamayalım diye şehir içinde gaz takviyesi yapalım dedik aracımıza. Fakat aksilik olacak ya araç gaz moduna geçiş yapmadı istasyondan sonra, tamirciden tamirciye derken 2 saatimize mal oldu ve bir sonuç da alamadık. "Olsun her işte bir hayır vardır." moduna girdik. Mehmet abi bu vesile ile evinde kahve içmeye davet etti ve terasta kendi imal ettiği şöminenin ve çatının detaylarını konuşarak yarım saat geçirdik.(Gülsuray ablaya buradan tekrar teşekkürler) Şunu da eklemeden geçmeyelim "Hacı ile Hoca ile iş yapmayacaksın."(Detaylı bilgi için sorunuz: Mehmet Ünveren)

Yolda birkaç kez ihtiyaç molası vererek kazasız belasız bir şekilde saat 16:00'da kamp yapacağımız alana ulaştık. Resimde de görüleceği üzere güneş tepenin arkasına girmek üzere ve hava kararmadan çadırımızı acil tarafından kurmak için mücadelemizi kanımızın son damlasında kadar verdik. Tam hava karardığında, kamp ateşimiz de dahil olmak üzere, yatacak yerlerimiz, uyku tulumlarımız ihtiyacımız olan herşey yerli yerinde ve hazır vaziyetteydi. 

Ben çadır içi düzenlemeler, aydınlatma, salata, sofranın hazırlanması işleri ile uğraşırken, Mehmet abi de balıkların kamp ateşinde pişirilmesi ve semaverde çay demlenmesi işi ile uğraşıyordu. Zira kendisi kampta geçireceğimiz 3 gün 2 gece boyunca çaysız bir an bile geçirmeyecekti. :)

Yemeğin hazırlanması sırasında her zamanki gibi sevimli misafirlerimiz oldu. Fotoğrafta görünen hamile köpek gece boyunca yanımızdan ayrılmadı. Gece bizi tehlikelere karşı yılmaksızın savunduğunu düşünüyoruz. Kamp ateşinin etrafında gece boyunca muhabbetimizi yaptık, müziğimizi dinledik, Şevval Sam, Göksel gecenin sakin ve sessizliğinde ruhumuzu dinlendirecek ortamı sağladı. Gökyüzünde bu yaşıma kadar görmediğim kadar yıldızla doluydu. Samanyolu Galaksisi budur dedik. Kamp alanında yalnızca bizim çadırımız vardı, ilk gece yalnız konaklayacaktık.

Kamp ateşinin sıcaklığından fark etmemiş olacaktık, gece ciddi anlamda soğuk oldu, gece defalarca uyandık. Sabah kalktığımızda etraf kırağı ile kaplanmıştı. Etrafta kimseler yokken fotoğraf çekimi yaptım bu güzel doğa olayını ölümsüzleştirdim.

Su stoğumuz kısa sürede tükendiği için gölün yanındaki çeşmeye araçla gitmeye karar verdik fakat yine akümüz bitmişti. :) O sırada Tayfun'la tanıştık. Temizlik işlerini yapan genç görevli akadaşımız oldu. Çay ikram ettik. Sağolsun bize yardım edeceğini söyledi ve ekiplerinden bir traktör yardımıyla aracımızın aküsünü şarj ettik. Fotoğraflarda kurtarma ekibimizi görebilirsiniz.

Lafı da fazla uzatmadan sizi fotoğraflarla başbaşa bırakmaktır niyetim. Kamp süresince gölün etrafında tam tur yaptık, ormandan odun topladık, çevreyi fotoğrafladık, terkedilmiş dağ köyünü gezdik, gece kamp alanına gelen kampçılara yardımcı olduk. Hülasa-i Kelam güzel vakit geçirip kazasız belasız evimize dönük. İyi seyirler.
Saygılarımla...


(Unutmadan ekleyelim. Kamp alanında WC,Telefon Kulubesi ve Telefonlarınızı vb. cihazlarınızı şarj edebileceğiniz panolar mevcut.)



















Kurtarıcılarımız




Sadık Bekçimiz




























































Tarz-ı Mehmet Evi

Telefon Kulübesi ve Elektrik Panosu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder